fenayım bu aralar.
çok fena.
o derece ki uyuyamıyorum geceleri.
sadece gözümü kapıyorum artık, dalmıyorum bile bi an olsun.
sonra ne kadar şey var doluşuolar aklıma,
ve sabaha kadar düşünecek şey kalmıyor.
şu an her şeyi düşündüm..
28.12.09
8.12.09
Kalp atışları
dinleyin >> at the same time
tık tık.
-bi daha gelmeyeceğim.
(aslında..
ben onu hiç istememişim, o da beni hiç istememiş.
ama yine de çok sevmişiz.
ağlamışız bazen, gülmüşüz çoğu zaman.
hayat,
küçük hesapların içinde, küçük atışmalarla, ritmik kalp atışlarıyla, sıradanlaşan duygularla bitmiş.
ve olanların ardından her şey bi kutuya girmiş.
işte o kutu elimde şimdi.
içini boşaltsam, sen yeniden doldursan.
güsel şeylerle.
bi dokunuş uzağında belki ama,
göremiyorsun .. )
-peki.
tık tık.
-bi daha gelmeyeceğim.
(aslında..
ben onu hiç istememişim, o da beni hiç istememiş.
ama yine de çok sevmişiz.
ağlamışız bazen, gülmüşüz çoğu zaman.
hayat,
küçük hesapların içinde, küçük atışmalarla, ritmik kalp atışlarıyla, sıradanlaşan duygularla bitmiş.
ve olanların ardından her şey bi kutuya girmiş.
işte o kutu elimde şimdi.
içini boşaltsam, sen yeniden doldursan.
güsel şeylerle.
bi dokunuş uzağında belki ama,
göremiyorsun .. )
-peki.
neler var neler
at the same time,
hindi zahra,
kalp atışları
tik-tak:
01:21
Gönderen
jakoobi
1 yorum
7.12.09
Tatlı müzik
sanki bi önemi var gibi..
ben ben değilsem, ne anlamı var söylediklerinin ?
ne anlamı var söylediklerimin ?
öğrendiğim bişi; -yeterince uzun beklersen, kaybediyorsun her şeyini, neyi istiyorsan artık onu.
öğrenilmiş çaresizlik gibi.
peri masallarının sorunu, gerçek hayatta her zaman hayal kırıklığına uğruyorsun..
'there are songs that make us want to dance, songs that make us want to sing along.. but the best songs are the ones that bring you back to the moment u first hear them,
and once again, break ur heart .. '
dinleyin >> strings that tie to you
ben ben değilsem, ne anlamı var söylediklerinin ?
ne anlamı var söylediklerimin ?
öğrendiğim bişi; -yeterince uzun beklersen, kaybediyorsun her şeyini, neyi istiyorsan artık onu.
öğrenilmiş çaresizlik gibi.
peri masallarının sorunu, gerçek hayatta her zaman hayal kırıklığına uğruyorsun..
'there are songs that make us want to dance, songs that make us want to sing along.. but the best songs are the ones that bring you back to the moment u first hear them,
and once again, break ur heart .. '
dinleyin >> strings that tie to you
14.11.09
olmayan güzel günler
her defasında güzel bişiler yazabilmek için açıyor kapıyorum sayfayı. buraya güzel bişiler yazamayacağım sanırım hiç. ama olsun adından belli zaten, hep beraber bir süpernova hayatı yaşamaya başladık :) bir de alışıyorum bazı şeylere. mesela gerçek olmasa bile karşımdakine gülümsemeye, gecenin bir yarısı kalkıp hüzünlenmeye ya da her an yine kötü bir şey olacakmış gibi hissetmeye. bir yerden sonra yormuyor artık. iyimserlik halini şimdilik bir yere bıraktım, yakında geri döneceğim biliyorum. sonra diyorum üzmemek gerek kendini. sadece düşelim istedim. ben düştüm sanırım, kötü düştüm hem de. kanattım her yerimi.. daha da kötüsü kalktığımda kimse yoktu bile. bu da alışmam gereken bişi olmalı artık. atlayacaksan, bundan sonra kimseyi alma yanına, kimseye inanma, kimseye güvenme.. atla. nereye düştüğün, nasıl düştüğün, ne kadar yandığın, acıdığın önemli değil çünkü. her türlü aynı. bir de pişmanlığı oluyor yoksa.
bugün her şeyi bi kenara yığdım, oturdum başında, baktım baktım bi anlam veremedim. ne zaman bu kadar biriktirdik her şeyi. kime diyordum, kim oldu, kim inandı, kim kandı ya da.. kime güvendin de şimdiye kadar bunlara üzülüyorsun ki dedim. dün de dağıtmıştım hepsini. bilseydim toplaması bu kadar zor, dağıtmazdım, dokunmazdım, karışmazdım hiçbir şeye. neyse hadi toplan, yığdın yeterince, düzeltmesi kaldı bir tek. neleri atacağımızı biliyoruz, neleri yerine koyacağımızı.
playlistimi açıp baktım, yüzlerce şarkının içinde sonuna kadar bir şarkıyı bile dinlemedim. bulamadım kafama göre.. 'hayır bu çok hüzünlü, hiç gerek yok şimdi.', 'bu da olmaz çok hareketli, bu kadar mutlu değilim', 'neyse şunu biraz dinleyeyim', 'sıkıldım, en iyisi kapa.'
en iyisi kapat'tan ibaret son cümlelerle dinledim sanırım 3-5.
..
bugün her şeyi bi kenara yığdım, oturdum başında, baktım baktım bi anlam veremedim. ne zaman bu kadar biriktirdik her şeyi. kime diyordum, kim oldu, kim inandı, kim kandı ya da.. kime güvendin de şimdiye kadar bunlara üzülüyorsun ki dedim. dün de dağıtmıştım hepsini. bilseydim toplaması bu kadar zor, dağıtmazdım, dokunmazdım, karışmazdım hiçbir şeye. neyse hadi toplan, yığdın yeterince, düzeltmesi kaldı bir tek. neleri atacağımızı biliyoruz, neleri yerine koyacağımızı.
playlistimi açıp baktım, yüzlerce şarkının içinde sonuna kadar bir şarkıyı bile dinlemedim. bulamadım kafama göre.. 'hayır bu çok hüzünlü, hiç gerek yok şimdi.', 'bu da olmaz çok hareketli, bu kadar mutlu değilim', 'neyse şunu biraz dinleyeyim', 'sıkıldım, en iyisi kapa.'
en iyisi kapat'tan ibaret son cümlelerle dinledim sanırım 3-5.
..
3.11.09
22.10.09
Sahne
güzel şeyler senleyken hiç mi olmuyor ? ya da tam tersi, her şey sen varsan var.
yaşadığını hissettiğin an, yarım yamalak bakılan falın netlik kazanıyor.. işte bak burda bir yıldız göz kırpıyor, seni sahneye çağırıyor. geliyorum ben de zaten.
ah bu düşünce, ah bu hiçkimse..
uçalım biz de.
düşsek de.
yaşadığını hissettiğin an, yarım yamalak bakılan falın netlik kazanıyor.. işte bak burda bir yıldız göz kırpıyor, seni sahneye çağırıyor. geliyorum ben de zaten.
ah bu düşünce, ah bu hiçkimse..
uçalım biz de.
düşsek de.
6.10.09
şeytan
bugün bunu öğrendim..
"yunancada mutluluk (eudamonia) sözünün içinde şeytan (daimon) gizlidir.
bu bir tesadüf mü? yoksa bu olağanüstü adamların bilgeliklerinin yeni bir zirvesi mi?
eski yunanlılar için şeytan, bize doğru yolu gösteren iç sesimize verdiğimiz isimdir.
bu demektir ki, yunanca mutlu olmak istiyorsanız şeytan’ı işin içine karıştırmalısınız.."
"yunancada mutluluk (eudamonia) sözünün içinde şeytan (daimon) gizlidir.
bu bir tesadüf mü? yoksa bu olağanüstü adamların bilgeliklerinin yeni bir zirvesi mi?
eski yunanlılar için şeytan, bize doğru yolu gösteren iç sesimize verdiğimiz isimdir.
bu demektir ki, yunanca mutlu olmak istiyorsanız şeytan’ı işin içine karıştırmalısınız.."
14.9.09
u're mine
bana göre 'o' zümrüdüanka kuşundan farksız.. her zaman küllerinden yeniden doğabilecek olan.. belki şu an son demindeyiz ama,
biliyorum, 'o' zümrüdüanka kuşu..
'biz' ise şarkı sözü gibiyiz, anka kuşu kanat çırparken etrafımızda, dökülen dudaklarımızdan..
belki şu an acıtır canımızı ama,
biliyorum..
'we'll sing these stupid songs forever'
biliyorum, 'o' zümrüdüanka kuşu..
'biz' ise şarkı sözü gibiyiz, anka kuşu kanat çırparken etrafımızda, dökülen dudaklarımızdan..
belki şu an acıtır canımızı ama,
biliyorum..
'we'll sing these stupid songs forever'
12.9.09
yalan
bugün bunu düşündüm.
yalanlarımıza kendimiz bile inanıyoruz..
ama güzel bir yalansa neden olmasın ki ? :)
'u should be in my space..'
yalanlarımıza kendimiz bile inanıyoruz..
ama güzel bir yalansa neden olmasın ki ? :)
'u should be in my space..'
10.9.09
better together
canım sıkıldığında kaçacak bir yer arıyorum ama hep olduğum yerde kalıyorum. ben bu yüzden müzik dinlemeyi çok severim. hemen birkaç şarkı ekliyorum playliste ve işte istediğim yerdeyim. çok garip değil, hayalperest olunca insan, olmak istediği yerde hayallerinde bile mutlu olabiliyor. zaten öbür türlü kaçmak isteyip kaçamamak daha çok üzüyor. her sabah erkenden kalkıp denize bakıyorum, güneş doğmaya yakın, yavaş yavaş aydınlanmaya başlayan gökyüzü.. ben bu yüzden müzik dinlemeyi çok seviyorum. playlistime birkaç güzel şarkı daha ekleyip, penceremi açıyorum. sonra güzel düşler.. canım sıkıldığında, kaçacak bir yer aradığımda yapacak bir şey yok, burda deniz, pırıltılı dalgaları, sabah güneşi, güzel müzikler, biraz da sıkkın bir zaman var. hep beraber çok da iyiyiz. kalan zaman güzel arkadaşlarla muhabbetler, biraz da rapor(!) _aslında gerçekten bu rapordan ne zaman kurtulacağım diye yakınmaya başladım, hiç hoş değil hiç_ özellikle rapordan sonra, hele de canın sıkılmışsa, yapılması gereken bellidir. işte ben bu yüzden müzik dinlemeyi çok severim. ve uykuya dalmadan önce en güzel şey.. müzik..
sen de bunu dinle >> jack johnson - better together
sen de bunu dinle >> jack johnson - better together
neler var neler
better together,
J Special,
jack johnson,
müzik
tik-tak:
16:00
Gönderen
jakoobi
0
yorum
9.9.09
Aralık 1882
'Lou,
Ne kadar acı çekiyor olduğum, sevgili Lou, kendini tekrar bulup bulmaman sorunuyla bağlantılı değil. Senin kadar zavallı bir insanla hiç uğraşmamıştım:
cahil, ama zeki
bilinen şeyleri değiştirmekte usta
bu kusuru tatsız, ama saf
genellikle inatçılığından, küçük sorunlarda dürüst ve adil
sorun büyüdüğünde bütün duruşu korkakça
sahtekarca
neredeyse tamamen duyarsız
ruhsuz ve sevgisiz
iş duyguya gelince, hep hastalıklı, neredeyse deli
iyiliği dokunanlara utanmadan vefasız ve arsız
özellikle
güvenilmez
terbiye edilmemiş
onurdan nasibini almamış
beyni ruhunun ilk işareti
kedi karakterli, ev kedisi kılığında yırtıcı bir hayvan
aristokratlarla olan yakınlığıyla aristokrat olarak anılan
iradesi güçlü, ama hedefi zayıf olan
azim ve saflıktan yoksun
şehvetin yerine zalimliği koyan
cinsel zayıflık ve erteleme yüzünden çocuk gibi bencil
Tanrıyı seven ama insana karşı sevgi duymayan
gelişmeye muhtaç olan
kurnaz, tam bir otokontrolle erkeğin cinselliğinden söz eden.
Sevgiler,
F.N.'
J
Ne kadar acı çekiyor olduğum, sevgili Lou, kendini tekrar bulup bulmaman sorunuyla bağlantılı değil. Senin kadar zavallı bir insanla hiç uğraşmamıştım:
cahil, ama zeki
bilinen şeyleri değiştirmekte usta
bu kusuru tatsız, ama saf
genellikle inatçılığından, küçük sorunlarda dürüst ve adil
sorun büyüdüğünde bütün duruşu korkakça
sahtekarca
neredeyse tamamen duyarsız
ruhsuz ve sevgisiz
iş duyguya gelince, hep hastalıklı, neredeyse deli
iyiliği dokunanlara utanmadan vefasız ve arsız
özellikle
güvenilmez
terbiye edilmemiş
onurdan nasibini almamış
beyni ruhunun ilk işareti
kedi karakterli, ev kedisi kılığında yırtıcı bir hayvan
aristokratlarla olan yakınlığıyla aristokrat olarak anılan
iradesi güçlü, ama hedefi zayıf olan
azim ve saflıktan yoksun
şehvetin yerine zalimliği koyan
cinsel zayıflık ve erteleme yüzünden çocuk gibi bencil
Tanrıyı seven ama insana karşı sevgi duymayan
gelişmeye muhtaç olan
kurnaz, tam bir otokontrolle erkeğin cinselliğinden söz eden.
Sevgiler,
F.N.'
J
neler var neler
aralık 1882,
friedrich nietzsche,
lou salome
tik-tak:
00:31
Gönderen
jakoobi
0
yorum
7.9.09
kuru üzümler ne kadar çok!
kendime not :
biz bir kitabın iki kahramanı; ben, 'tek aşk'a inanan, hayalperest, belki biraz vurdumduymaz biri, sen, daha gerçekten tanımadığım ama onu kazanmak için heyecanla ve yeni fikirlerle sürekli karşısına çıktığım bir yabancı..
her şey ne ile mi başladı?
her şey; bir kaç selam, bir kaç güzel söz, biraz reçel, belki şekerli şeyler, işte bunlardı ve biz de böyle başladık.
bitti mi dersin?
bilmem daha kitabı bitirmedim, umarım sonunda sen ağlarsın, ben dinlerim.. sonra birbirimize bakar ve güleriz.. yine bir sonuca varamayız belki ama önemi yok. bilirsin netlik olmayan durumlarda bile her zaman kendinden emin görünme yeteneğine sahibim. zaten sen de daha nice güzel sohbetler diler, yoluna devam edersin.
kendime not 2 :
bazen bazı şeyleri başa sarmak iyidir.
o'na not :
ben başa sararken sen de gelsen.
biz bir kitabın iki kahramanı; ben, 'tek aşk'a inanan, hayalperest, belki biraz vurdumduymaz biri, sen, daha gerçekten tanımadığım ama onu kazanmak için heyecanla ve yeni fikirlerle sürekli karşısına çıktığım bir yabancı..
her şey ne ile mi başladı?
her şey; bir kaç selam, bir kaç güzel söz, biraz reçel, belki şekerli şeyler, işte bunlardı ve biz de böyle başladık.
bitti mi dersin?
bilmem daha kitabı bitirmedim, umarım sonunda sen ağlarsın, ben dinlerim.. sonra birbirimize bakar ve güleriz.. yine bir sonuca varamayız belki ama önemi yok. bilirsin netlik olmayan durumlarda bile her zaman kendinden emin görünme yeteneğine sahibim. zaten sen de daha nice güzel sohbetler diler, yoluna devam edersin.
kendime not 2 :
bazen bazı şeyleri başa sarmak iyidir.
o'na not :
ben başa sararken sen de gelsen.
3.9.09
31.8.09
Çak !
Kahve molası..
Biliyorum sevmeyeceksin bunu ama artık değişmeyeceğim sanırım..
Aslında dikkatle bakarsan her şey eskisinden çok farklı.. :)
Bunu seviyorum..
Edit Büdüt : Mola bitti !
Biliyorum sevmeyeceksin bunu ama artık değişmeyeceğim sanırım..
Aslında dikkatle bakarsan her şey eskisinden çok farklı.. :)
Bunu seviyorum..
Edit Büdüt : Mola bitti !
.
aslında her şeyi ne kadar da kolay kabul ediyorsun, mücadelen sadece iki dakika, sonrası umursamazlık, sonrası vurdumduymazlık.. sonrası sen ve soru işaretleriyle kalan ben..
sana uzun uzun yazılar yazmak istiyorum, ama anlarsın diye korkuyorum. nasıl olduğumu, nasıl olduğunu, nasıl olduğumuzu anlarsın diye korkuyorum. yine de seni üzmek istemiyorum, bilakis gönül bu, hep mutlu olmak ister, mutlu olmanı ister. benle, bensiz..
elimi uzatsam tutar mıydın?
yoksa her zamanki gibi yine yanlış anlayıp kaçar gider miydin? sonra yıllar sonra geçmişe dönüp hatırlar mıydın? 'elini bana uzat-ma-mıştın aslında' diyebilir miydin?
sen derdin. bense..
elimi hep sana uzattım..
çalıyor >> snow patrol - chasing cars
'just know that these things will never change for us at all..'
sana uzun uzun yazılar yazmak istiyorum, ama anlarsın diye korkuyorum. nasıl olduğumu, nasıl olduğunu, nasıl olduğumuzu anlarsın diye korkuyorum. yine de seni üzmek istemiyorum, bilakis gönül bu, hep mutlu olmak ister, mutlu olmanı ister. benle, bensiz..
elimi uzatsam tutar mıydın?
yoksa her zamanki gibi yine yanlış anlayıp kaçar gider miydin? sonra yıllar sonra geçmişe dönüp hatırlar mıydın? 'elini bana uzat-ma-mıştın aslında' diyebilir miydin?
sen derdin. bense..
elimi hep sana uzattım..
çalıyor >> snow patrol - chasing cars
'just know that these things will never change for us at all..'
30.8.09
breakfast at tiffany's
"you know what's wrong with you? you're chicken, you've got no guts. you're afraid to stick out your chin and say, 'okay, life's a fact, people do fall in love, people do belong to each other, because that's the only chance anybody's got for real happiness.' you call yourself a free spirit, a 'wild thing' and you're terrified somebody's gonna stick you in a cage. well baby, you're already in that cage. you built it yourself. annd it's not bounded in the west by Tulip, Texas, or in the east by Somali-land. it's wherever you go. because no matter where you run, you just end up running into yourself.. "
"J
"J
20.8.09
Minik Balıklar
Sürekli yeni bir şeylere karar vermenin zorluğunu yaşıyorum.. Bir gün bunu yapmalıyım derken, öbür gün tam tersi olmalıydı diye düşünüyorum. Karar vermek bir yerde insanı acizleştiriyor sanırım. Üstüne yapamadıkların da gelince akla, hiç de mutlu olmadığını görüyorsun. Yeni baştan, her şeye yeniden karar vermen gerekiyor gibi hissediyorsun.
İşte her zamanki gibi dün de yine bir karar aşamasına geldim, önemli olduğunu düşündüğüm ama bir türlü uygulayamadığım kararlarıma birkaç yenisini daha ekledim. Kendime mi inanmıyorum bilmiyorum, sanırım öyle, ama bu gidişle bunu da başaramayacağım. Korktuğum şey başkalarının üzülmesi mi onu da bilmiyorum. Hani her şey peri masallarındaki gibi olsa diye düşündüğüm bile oldu ya da en azından bir yıldız kaysa ve dilek dilesem, olsa.. Belki o zaman ümidimi yeniden kazanırım.
"Ümit mi? Ümit en son kötülüktür!
..Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladı. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların, kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır."
Dün denizde sürü halinde dolaşan minnacık balıklar gördüm, para gibi parlıyorlardı, seyredaldım. Elimi suya daldırır daldırmaz kaçıştılar, bir tanesine dokunabilsem belki o zaman tekrar inanırdım kendime.. :)
Edit Büdüt : Duygusuz yazı dizime bir yenisini daha ekledim, belki görürsen diye diyorum.. Hiç de duygu uyandırmıyorum :p
İşte her zamanki gibi dün de yine bir karar aşamasına geldim, önemli olduğunu düşündüğüm ama bir türlü uygulayamadığım kararlarıma birkaç yenisini daha ekledim. Kendime mi inanmıyorum bilmiyorum, sanırım öyle, ama bu gidişle bunu da başaramayacağım. Korktuğum şey başkalarının üzülmesi mi onu da bilmiyorum. Hani her şey peri masallarındaki gibi olsa diye düşündüğüm bile oldu ya da en azından bir yıldız kaysa ve dilek dilesem, olsa.. Belki o zaman ümidimi yeniden kazanırım.
"Ümit mi? Ümit en son kötülüktür!
..Pandora'nın kutusu açılıp, Zeus'un içinde sakladığı bütün kötülükler dünyaya saçıldığı zaman, orada son bir kötülük kaldığından kimsenin haberi olmamıştı: Ümit. O zamandan beri, insanlar yanlışlıkla kutuyu ve içindeki ümidi iyi şans olarak yorumladı. Fakat Zeus'un arzusunun, insanların, kendilerini işkenceye teslim etmeleri olduğunu unuttuk. Ümit kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü işkenceyi uzatır."
Dün denizde sürü halinde dolaşan minnacık balıklar gördüm, para gibi parlıyorlardı, seyredaldım. Elimi suya daldırır daldırmaz kaçıştılar, bir tanesine dokunabilsem belki o zaman tekrar inanırdım kendime.. :)
Edit Büdüt : Duygusuz yazı dizime bir yenisini daha ekledim, belki görürsen diye diyorum.. Hiç de duygu uyandırmıyorum :p
9.4.09
Eğer hissediyorsan..
..
Kimi geceler penceremden uzayı seyrederim. Uzayın adını ben koymadım. Uzayın adını yıldızlar, gezegenler kendi aralarında kararlaştırmışlar. Rahatlatır beni o. Bütün yağmurlar, uzayın derinliklerinden gelip yağar diye düşünürüm. Yağmurlar başka galaksilerden gelip yağar. Romantizme uyum sağlamak için de değil. Öyle. İşin gerçeği budur. Yağmurlar, bu dünyaya ait sanma. Bembeyaz bir yalnızlığın olmalı senin de. Lekesiz bir yalnızlık. Lekelenmeye müsait bir yalnızlık. Tedirginliğini buna bağlıyorum seni seyrederken. Pişmansın. Pişmansın kapıp koyveremediğin için sanki. Elinde olsa, avaz avaz bağıracaksın sokaklarda. ‘Neyim ben? ! ’ diye haykıracaksın. Olmuyor tabii. Olmuyor. Sıyrılır gibi lüzumsuz bir yerden, sıyrılıp kendi affına sığınıyorsun. Beni anlayacağın günler gelecek. Beni de göreceksin. Benimle tamamlanacak bir şeye benziyorsun çünkü. Korkma lütfen..
..
Bir nedeni yok. Yalnızca öptüm..
Küçük İskender
13.1.09
İyimserlik
-uyuyorum uyanıyorum.. gereksiz bir iyimserlik kaplıyor içimi..
her zaman bir şeyleri yanlış yaptığımı bildiğim halde nasıl oluyor da böyle mutlu hissedebiliyorum bilmiyorum. kitap okurken uyuyakalmışken, birden kalkıp kitabı okumaya nasıl devam edebiliyorum? ya da neden bir an için 'evet yanlış yapmıştım biliyorum' diye kendimi onaylıyorum ?
bazen çok garip anlarım oluyor. düşünüyorum da insanlar nasıl bana ayak uyduracaklar, nasıl takip edecekler davranışlarımı ya da en azından yaptıklarımı? böyle gel-git'lerde yaşamaya ne kadar zaman daha devam edeceğim? artık bir karar vermem gerektiğini biliyorum. ama bu hayatımın her anında böyleydi. her zaman bir şeylere, hem de büyük bir şeylere, karar vermem gerekti.. ve ben her seferinde o kararı veremedim. üstüne bir de karşıma, kendimden de dengesiz biri çıkarsa n'apardım ?
n'aptım? :)
sanırım daha gel-git oldum.. evet bunda hemfikirdik hepimiz.
ya sonra?
'ama biliyordum ben - uğraşma artık - peki peki bu sefer yeter - hadi ordan hiçbir şeyi beceremiyorsun - inan çok takıntılıyım - tamam artık konuşmuyorum - yine mi? hayır ! '
hadi gel bunu önce kendine anlat. başkalarına yalan söylemek kolay da ya ben ? birilerinin beni kandırması lazım. bunu başaracak biriyle hala tanışmadım sanırım..
bekliyorum gerçekten. öyle bir anım olacak. diyordum ya böyle üstümde gereksiz bir iyimserlik hali, atamıyorum, bütünleştik artık. her olaya, her duyguya, geçmişime bile iyimser bakabiliyorum. yine çelişmeye başladım kendimle. engel olunamayan bir şey. kendimi böyle daha iyi hissediyorum çünkü bu şekilde her yaptığım şeyi açıklayabildiğimi düşünüyorum. genelde yaptığımdan daha değişik bir yol izlemek istedim. sürekli bir şeyleri deniyorum zaten ama inanılmaz yoruldum. bir insan nasıl her seferinde yanlış yapar diye sormaktan kendimi alamıyorum.
böylesi daha mı güzel acaba?
herkes için aynı sonuç çıkıyorsa belki evet, ama hayır ben kendim için yaşıyorum malesef. rüyamda gördüğüm saçma sapan aşk maceralarına döndürdüm hayatımı. iki uçta yaşayan, bir türlü orta yolu bulamayan, saplantılı bir kişilik oldum sanırım. bu kadarını kabul etmesem iyi olacak yoksa bu iyimserlik halinden eser kalmayacak.
çok güzel bir duygu. hiçbir şey yanlış değilmiş gibi, sarhoş olmuşsun gibi, ayakların yerden kesilmiş gibi. yazın kendini serin sulara atmışsın gibi. bence abartıyorum.
bir de canlı müzik yapılırken arka masadan gelen, peçeteye yazılmış istek parça gibi: 'ama sen de abartma, biraz eğlenceli şeyler yaz.'
sonuna kadar zorlamayınca olmuyor. zorlayınca da olmuyor. en iyisi kendi haline bırakmak her şeyi. diyeceklerin bu kadarsa ben artık gideyim. nasıl olsa az sonra yine tonlarcası üşüşecek başıma.
nolur nolmaz ben yine de her zamanki gibi kalayım.. her zamanki gibi..
her zaman bir şeyleri yanlış yaptığımı bildiğim halde nasıl oluyor da böyle mutlu hissedebiliyorum bilmiyorum. kitap okurken uyuyakalmışken, birden kalkıp kitabı okumaya nasıl devam edebiliyorum? ya da neden bir an için 'evet yanlış yapmıştım biliyorum' diye kendimi onaylıyorum ?
bazen çok garip anlarım oluyor. düşünüyorum da insanlar nasıl bana ayak uyduracaklar, nasıl takip edecekler davranışlarımı ya da en azından yaptıklarımı? böyle gel-git'lerde yaşamaya ne kadar zaman daha devam edeceğim? artık bir karar vermem gerektiğini biliyorum. ama bu hayatımın her anında böyleydi. her zaman bir şeylere, hem de büyük bir şeylere, karar vermem gerekti.. ve ben her seferinde o kararı veremedim. üstüne bir de karşıma, kendimden de dengesiz biri çıkarsa n'apardım ?
n'aptım? :)
sanırım daha gel-git oldum.. evet bunda hemfikirdik hepimiz.
ya sonra?
'ama biliyordum ben - uğraşma artık - peki peki bu sefer yeter - hadi ordan hiçbir şeyi beceremiyorsun - inan çok takıntılıyım - tamam artık konuşmuyorum - yine mi? hayır ! '
hadi gel bunu önce kendine anlat. başkalarına yalan söylemek kolay da ya ben ? birilerinin beni kandırması lazım. bunu başaracak biriyle hala tanışmadım sanırım..
bekliyorum gerçekten. öyle bir anım olacak. diyordum ya böyle üstümde gereksiz bir iyimserlik hali, atamıyorum, bütünleştik artık. her olaya, her duyguya, geçmişime bile iyimser bakabiliyorum. yine çelişmeye başladım kendimle. engel olunamayan bir şey. kendimi böyle daha iyi hissediyorum çünkü bu şekilde her yaptığım şeyi açıklayabildiğimi düşünüyorum. genelde yaptığımdan daha değişik bir yol izlemek istedim. sürekli bir şeyleri deniyorum zaten ama inanılmaz yoruldum. bir insan nasıl her seferinde yanlış yapar diye sormaktan kendimi alamıyorum.
böylesi daha mı güzel acaba?
herkes için aynı sonuç çıkıyorsa belki evet, ama hayır ben kendim için yaşıyorum malesef. rüyamda gördüğüm saçma sapan aşk maceralarına döndürdüm hayatımı. iki uçta yaşayan, bir türlü orta yolu bulamayan, saplantılı bir kişilik oldum sanırım. bu kadarını kabul etmesem iyi olacak yoksa bu iyimserlik halinden eser kalmayacak.
çok güzel bir duygu. hiçbir şey yanlış değilmiş gibi, sarhoş olmuşsun gibi, ayakların yerden kesilmiş gibi. yazın kendini serin sulara atmışsın gibi. bence abartıyorum.
bir de canlı müzik yapılırken arka masadan gelen, peçeteye yazılmış istek parça gibi: 'ama sen de abartma, biraz eğlenceli şeyler yaz.'
sonuna kadar zorlamayınca olmuyor. zorlayınca da olmuyor. en iyisi kendi haline bırakmak her şeyi. diyeceklerin bu kadarsa ben artık gideyim. nasıl olsa az sonra yine tonlarcası üşüşecek başıma.
nolur nolmaz ben yine de her zamanki gibi kalayım.. her zamanki gibi..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)