29.3.08

Öğleden sonra

olması gereken yerdeyim ya da böyle olsun istediğim. gözlerimi kapayıp düşünmeye başlayınca, bir türlü sonunu getiremiyorum hikayelerin. birinden öbürüne atlıyorum 'sanki acelem varmış gibi..' karışıyor sonra her şey, başa dönüyorum..

- sen hiç keşke dedin mi? diye soruyor arkadaşım.

keşke hissettiklerimi anlatabilseydim diyorum içimden. halbuki günlerim güzel geçiyor, beni eksik hissettirmeyen arkadaşlara sahibim ama nedense bi hüzün kaplıyor içimi. sanırım yine kendimi kandırıyorum. olması gerektiği gibi yaşıyordum ya da olması gerekeni hep yanlış biliyordum. kiraz topladığımı hatırlıyorum, bir yaz günü rüyası gibi. şimdiyse sadece kırmızısı kalmış bana..

'başka bir yazın çocuk şarkısı..'

21.3.08

Dikenli teller

'birbirini anlamayan, hiçbir zaman da anlayamayacak iki hayat arasında, günden güne bir kaç sıra daha örülen, artık zamanında denenmiş "bir gün yıkılır" umuduyla yaslanıp ağlanacak bir duvar bile olamayacak kadar şanssız bir uzaklık, yabancılık hali; yıkılmaz, silinmez bir suçluluk, kelimelerle ya da susarak, gururla ya da onursuzca denenmemiş bir yol bırakmadan çözülememiş bir durum sonucu oluşan kesin bir çözümsüzlük, sonsuz kabul hali.. iki hayat, biri şimdi masum, öteki tamamen suçlu.. ve bir gün, iki hayatın geçtiği bu aynı gün.. birinin o hayal şehrinde, doğduğu gündür bugün, güzel pembe bir doğum günü pastasıyla, kendi insanlarıyla, insanıyla; ötekinin kaldığı başıboş bir yerde yine ölemediği günlerden herhangi biri işte; kahrolası dağınık bir odada, bir kaç yıllık bir kabus ve bir ömür daha.. bu, iki hayat arasında esen tuhaf bir teğetlik hali, birinin saçlarını dağıtmış, ötekinin ne kaldıysa elinde; yaşanan hiçbir şey, yaşanacak yok..'

(bkz: söylenecek çok şeyi olup bir türlü anlatamamak..)

(teşekkürler 2^30402457-1)
 

J's Süpernova !