20.4.08

Belki

Hani yalnız başına anlamlarını bilmeden dinleyip sevdiğimiz şarkılar var ya.. İşte biz de böyleyiz. Tam da sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz. Nedenini soruyorlar, bilemiyoruz. Kimseyi ikna edemiyoruz. Radyolar, gazeteler, reklamlar hatta diğer insanlar susmayı tercih ediyorlar. Sen ise bu suskunluğa kulak vermeyi öneriyorsun. Sessizliği dinlemeyi..

Sabahları daha erken kalkıyor, geceleri belki gelirsin diye uykusuz kalıyordum. Ama anladım, gelmeyeceksin.. Belki artık o "belki.." kalmayacak. Belki yazmış, belki kalmış, belki özlemiş..

Yalnız başıma gittiğim yolda yalnız devam ediyorum. Bu kez anladım gelmeyeceğini. Yenildiğimi düşünme ya da küstüğümü. Ben seni iskambil kağıtlarında bulmadım ki şansıma küseyim.

-Hey yabancı, yazılarını takip ediyorum. Son derece güzel, kendimi orada buluyor, defalarca okuyorum. Hani son bi parçan vardı ya eksik kalan. Hani yap-boz tamamlamak için. İşte onu bulamadım, kim bilir hangi divanın altında. Ama aradım, emin ol. Çok istedim. Unutmadan, ısmarladığın sözcükler için teşekkür etmek istedim. Teşekkürler..

"Dalgınmışım! Sözler birikmiş içimde, hepsini yarına bırakmışım. 
Yarına, eskimeye...
Şimdi baksam, gözüme çarpar mı? 
Baksam gözüme çarpar mı aşkı gösteren işaretler?"

Amie

17.4.08

Eksik Yazı

Sonunda düşüncelerini içtenlikle söylemek istediğinde bir söz gelir aklına..

"Cesaret aptallıktır" 

Ama yine de söylersin çünkü cesaret ettiğinden değil, söyleyeceğin şey için artık cesaret gerekmediğinden.. Sıradanlaştırmışsındır, bilemezsin.. Her defasında, her sözde veya bir yazışta anlatamazsın kendini.. Düşünmek belki de tek çözüm yoludur, düşünürsün.. Olumlu başlarken cümleler, olumsuzlaşır gitgide veya tam tersi işte..(:
Fakat eğlencelidir, üzmez seni..

Görünürde var olduğunu bildiğin, aslında sadece hayalden ibaret bir nesne gibi hissedersin kendini. Dalga seslerini duyarsın zaman zaman ama gerçekten dinlersen.. Sonra yavaş yavaş yok olur sesler, hüzünlü bir sessizlik kaplar etrafı.. Sessizliği dinlemek zorlaşır ve üzülürsün..


Edit Büdüt: ne zaman yazıldığı bilinmeyen..

11.4.08

Değirmenler

Okurken bunu da dinleyin >> Değirmenler

Belki ben şimdi odamdayımdır, belki de çok güzel bir film izlemişimdir.. Ya da güzel, çirkin, acı, mutlu, neşeli ve melankolik duyguları aynı anda yaşatan, gözlerimi yaşartan o adamın gözlerine hiç bakamamışımdır. "Belki de en güzeli böyle"dir.

Her zaman bir düşünce sürüklemiştir beni yalnızlığa ama hüzün dolu baktırmamıştır hayatıma, belki hiç yaşatmamıştır.. Sonra bir an gelir de o "her şey"den vazgeçirmek durumunda kalmıştır. Kalbim buz tutmuştur, artık ısıtmaya hiçbir güneş yetmez olmuştur.

Hani derler ya; en güzeli belki de hiç yaşanmamış olandır. Ne kadar uğraşırsan uğraş sonuç hep bir hüsrandır. Onun için uzun yolları göze almışsındır ve yolda çıkan hiçbir şeyi umursamamışsındır. Sonunda mutsuz olsan da yaptığın tek şey "denemek" olmuştur.

Çıktığım zor, bol dönemeçli yolda ara verip birşeyler içmek istersem uğrarım sana belki. Sonra kaldığım yerden devam ederim, sen de bana "iyi yolculuklar" dilersin. Belli olmaz, belki yolda giderken çantamda bir yabancıdan bir sürpriz; bir kaç parça kurabiye ve bir not bulurum. 'Ve sen ben değirmenlere karşı, bile bile birer yitik savaşçı, akarız dereler gibi denizlere, belki de en güzeli böyle..'

Biliyor musun? Sana neden yazdığımı bilmiyorum, şu an ne yazdığımı da..
Bildiğim tek şey artık yazmaktan da vazgeçmişken, bana bunu yeniden hatırlattığın için teşekkür etmek..

Teşekkürler Amie. "J

6.4.08

Bkz: aşk `(:`

'aşk'ın bir insan değil, iki insan olduğunun anlaşılması üzerine aramak, aramaya inanmaktır ama; önce aşkı bir zamanlar konulduğu yerden çıkarıp almak, yıkayıp kurulamak, buruşuk elbiselerini güzel kokulara bulayıp kırışıklarını süslemek gerekir. kırıklar tamir olmaz, yen içinde kalmaz aşkta, ikinci ya da üçüncü sözde görünür, görülür. zaten iki şey vardır; göstermek istemek vardır, saklamaya çalışmak.. eski kırıklar saklandıkca kaybolur, göstermek istendikçe yeni aşkın hiçbir yolu yoktur, çıkmaz olur.

yorgun bir kalp için durup soluklanacak bir yer arayışıdır. aslında o da mutlu olmak için daha fazla koşması gerektiğinin farkındadır, durmak kaybolmaktır.. bağlanmaktır.. alışmaktır.. alışmak zordur, bağlanmak tuhaftır; yorgun bir kalp için aşk zaten sığınmak adı altında teslim olmaktır.

"belki dünyanın bir ucunda bekliyordur,
burnumun ucundadır ya da bilmiyorum.
kimseye uymayan bir elbise gibi elimde,
olmadığını biliyorum ama aşkı arıyorum."

güzel kalpler gündeliklerle aşkı geçiştirmez, arayıp durur..
bulamasa da, sonunda gündeliklere bulaşmamış bir kalp olur.

ve her güzel kalp sonunda aradığını bulur, bulduğu en doğrusudur..'
 

J's Süpernova !