22.11.11

dream

ne kadar zaman geçti bilmiyorum.. sanki yazmayı unutmuş gibiyim. sanırım bir süredir aklımı kaybetmiş bir şekilde beni mutlu edecek şeyler arayışındaydım. buldum. hayat aslında hiç de o kadar zor değil. olabilir, birini sevebilirsin, yüz vermez, senle ilgilenmez, hayatına hiç almaz ya da alır sonra terk eder, olabilir. geldiğini bir buçuk kilometre öteden gördüğün ve yine de bir şekilde seni şaşırtmayı başarabilen sonlarla karşılaşabilirsin. işinde mutlu değilsindir, soğuk bir sabaha uyanıp ayakların geri geri giderken aslında, iş yerine varabilirsin, bir anda kendini çekilmez bir ortamda bulabilirsin, çok normal. ama eğer yalnız değilsen, hele de etrafındaki insanlar seni güldürebiliyor, eğlendirebiliyorsa; hayatla beraber dalga geçebiliyorsanız, bundan daha güzel ne olabilir?


gerçekten de, deneyip başaramayıp, üzülerek, daha çok üzülerek, mutsuzluktan mahvolarak geçen zamanların bir sonu geliyor. zaten hep dediğim gibi dibe vurduktan sonra yukarı çıkmaktan başka seçeneğin kalmıyor. 'hepimiz kötü şeyler yaptık', yaşadık. 'bu kötü insanlar olduğumuz anlamına gelmez' ya da kötü şeyler yaşamamız gerektiği.. 'gerçekten değer verdiğimiz şey "an" olsun. "geçmiş" değil.'

çünkü..

'ölmeden önce bilmeniz gereken tek şey: okumak istediğin kitapların çoğunun, sayfalarında gezinemeden kapanacak gözlerin. söylemek istediğin bir dolu şey, dökülmeyecek hiç ağzından. yerin iki metre üzerinde uzanıyor olacak o "ölmeden önce görmen gereken 1001 yer". babil'in bahçelerini içine ekmek için onca çaban. kalbini gümbür gümbür attıran başka kalpler de yanında, artık sessiz. elbet torunum yapar diye umut ettiğin, ama onun da kaçamayacağı tek kader.. budur.

insan dediğin ölür durur.'

ölmeden önce, 'an'ı yaşamak dileğiyle..

o yüzden, dinliyoruz.. (: - 'don't matter, no!


 

J's Süpernova !