- burada yıldızlar çok çok çok daha güzel. bakınca dünyanın aslında ufacık bir yer olduğunu hissettiriyor.
dedi. ve biz de bir kum tanesinden daha küçüktük belki de.. miniminnacık böyle, uzaktan gözle görülemeyecek kadar.. öyle ki, hayatta sürekli büyük şeyler yapmaya çalışır, her işe koşuşturmak, her şeyi yapmak için uğraşır, başaramadıkça hüzünlenir, üzülür, yakınırız. ama küçücüğüz işte, yaptıklarımızın kimse için önemi yok. yaptıklarımız sadece kendimiz için önemli. o zaman nedir bu koşuşturmaca, nedir bu hayatımızdaki karmaşa? işin içinden çıkamadığımızda, günlerce düşünüp aklımıza takılan şeye çözüm bulmaya çalıştığımızda, ikileme düştüğümüzde, gökyüzüne bakıp yıldızlara bir kere göz kırpmak lazım. ne kadar uzak ve çoklar, ne kadar da küçükler.. biz de ne kadar küçüğüz onlar için, işte bak..
- birbirine biraz yakın birer kum tanesiymişiz ki bak tanıştık, mükemmeller ya.
diye devam etti. birbirine yakın kum taneleri.. demek ki hayatıma giren veya şu an hayatımda olan kimselerle aynı kumsaldaymışız. hayatımdan çıkıp gidenleri de deniz almış götürmüş. çünkü beraber bakamamışız yıldızlara. küçüğüz, miniminnacığız belki ama bir o kadar çokuz, bi sürüyüz. o yüzden üzülmemek gerek giden kimselerin ardından da; deniz bir kum tanesini alır yanından, bir kum tanesini geri getiriverir yanıbaşına. bazen de yanıbaşındakilerle birlikte hep beraber sürükler seni deniz kendine, derinlere.. belki de en güzeli böyle.
aynı kumsalda bir araya gelmek, birlikte yıldızları seyreylemek ve birlikte sürüklenmek denizin derinliklerine..
edit büdüt: kum taneleri olarak el ele tutuşamazsak ya peki? (bkz: duygusallığı yerle bir etmek) :)
geceniz bol yıldızlı olsun..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)